Bazen tercihlerimiz bizi bi’ yerlere götürmek için değil de birileriyle karşılaşmak, kendi yolumuzu çizerken o yola eşlik edecek güzellikler katmak için de bir görevi vardır aslında… Canım Meltem Başkurt’la tanışmamı da mantıksız gibi görünüp; belki de benim için hayatımı fazlasıyla değiştirecek bu tercihime borçluyum. Tercih, tercihlerimiz ya da tercih etmek zorunda kaldıklarımız…
Mâlum birçoğumuz zorlu, üniversiteli olma yollarından geçti.Bu süre zarfında benim için de çok önemli karar aşamasıydı.İstediğim bölümler istediğim şehirde gelmiyordu ama o çok istediğim “İzmir’de üniversitesi okumak”hayaline götürecek bölüm vardı, ben de o zamanlarki aklımla İzmir’de üniversite okumayı tercih etmiş oldum. Neden İzmir? Diye sorulursa üniversite benim için sadece meslek kazandırılan bir yer değil, geliştirilmek istenen alanda uygun koşulları sağlamalıydı ki onun için de İzmir fazlasıyla yeterdi.Böyle düşünürken İzmir’de üniversiteye başlamış oldum. İlk sene hazırlık, üniversitesi hayatına uyum falan derken bir sene uçup gitmiş oldu.Ertesi yıl bölüme başladım. (Hemşirelik) Başladım başlamasına… Okula gidiyorum, ama neden gittiğimi pek idrak edememişim gibi böyle bir benimseyememişlik hâli…
Hep kendimi üst sınıftan arkadaşlarıma “Bölümden memnun musun?,okul bittiğinde ne yapmayı düşünüyorsun? Diye sorarken buluyordum. Meğer ben kendim için bir çıkış yolu arıyormuşum… Bi’ gün yine böyle düşüncelerle sosyal medyada vakit geçirirken “bir başarı hikayesi” diye yazıyla karşılaştım bizim üniversitesi sayfasının paylaştığı. Dedim bi’ okuyayım, neler yapmışlar diye, o yazıda kendimi bulacağını bilmeden…
Yazıya gelecek olursak başarılı mı başarılı bir kız, üniversiteye geldiğinde okula başlar başlamaz kendini birçok yönden geliştirmek için birçok faaliyetlere katılmış.Bunlardan bazıları ise TEGV de gönüllü olmuş, üniversitenin öğrenci topluluğunda aktif rol almış ve beraberinde sorumluluklarının üstesinden fazlasıyla gelmiş, daha sonra sürekli eğitim merkezinde yine gönüllü olmuş ve burada da çok önemli başarılar elde etmiş ve inanılmaz insanlarla tanışmış ve bu insanlar sayesindeki kazanımlarından falan bahsetmiş.
Dedim ki: Vayy bee, işte benim de yapmak istediklerim.Dillendiremediğim, nasıl, nereden yapılmaya başlanacağını bilmediğim şeyleri yapan birinin yazısı bana bir pusulaydı âdeta…Ve tüm bu bahsettiğim yazının mimari da canım Meltem Başkurt’tu… Sonra ben bu yazıyı okuduktan sonra birer birer, benim için “üniversite yıllarını dopdolu yaşayan insan”kalıbını dolduran Meltem Başkurt’tun katıldığı çalışmalardan bazıları katılmaya çalıştım.Bunlardan en önemlisi de benim için Meltem Başkurt’tun katılmış olduğu sürekli eğitim merkezindeki gönüllü çalışması oldu.
Yine bir gün bunları okudum, tamam aktif bir üniversite hayatım olucak dedim belki ama bölümde hâlâ git geller yaşıyorum.Ders çalışma sırasında aklıma bu sürekli eğitim merkezi neymiş, neredeymiş diye bi’ araştırma yapmak geldi, hep de ders çalışırken gelir:), çünkü o güne kadar hiç duymamıştım, sonra internet biraz baktıktan sonra bişeyler buldum ama bunlar da hiç sürekli birşeyler yapan bi yere benzemiyor gibiydi. Neyse dedim kapattım, sonraki günlerde bu bölümden kaçmak mıdır yoksa daha iyi bir çıkışa nasıl gidebilirim düşüncesinden midir bilmiyorum ama hiç bilmediğim, belki de o güne kadar hiçbir sayfaya mesaj atmamış olmama rağmen sürekli eğitim merkezi sayfasına mesaj attım; işte sürekli eğitim merkezi farklı projeler yapıyormuş sanırım, arkadaşlarımdan çok duymaya başladım adınızı, (belki burada ufak bir yalan söylemiş olabilirim:) ben de sorumluluk sahibi bir insanım, bu projelerde nasıl yer alabilirim falan diye sordum.
Karşı taraf da çok nazik bir şekilde sorularımı cevapladı, yeni gönüllüler belirliceklerini, mailime başvuru formu atıp katılabilme şansım olduğunu söylediler. O an nedenini bilmediğim bir sevinç kapladı içimi.Sonra mailime başvuru formu geldi, bir güzel doldurup gönderdim.Gönderdim ama başvuru formu olduğu için”belki olmaz”korkusu da sarmadı değil.ve sonra tekrar kaldığım yerden canım (!) bölümün dersine çalışmaya başladım. Aradan uzun zaman geçti.Bir gün o güne kadar görmediğim bir adresten mail geldi.Hemen açıp okudum: Sürekli eğitim merkezi 3.dönem gönüllüsüsünüz, şu tarihteki zamanda toplantıda görüşmek üzere falan.
Tabi bir sevindim ki sormayın. İşte yavaş yavaş tanımadığım dopdolu üniversite yaşayan kız Meltem Başkurt izinde ilerliyordum. Sonra sürekli eğitim merkezinin belirtmiş olduğu tarih gelip çattı. Tabi günler öncesinden iple çekiyorum, hemen dedikleri saatte oradaydım.Biraz bekleyip hemen hemen herkes geldikten sonra çok güler yüzlü bir kadın, Filiz Güleç Kutlu (benim için çok önemli insan) bize açılış konuşması yaptı, neler yapılacağından ufak bahsetti ve önceki dönem gönüllülerinden bazı insanları kürsüye davet etti.
Hepsi birbirinden güzel konuşmalar yaparken tatlı, alımlı birisi soluk soluğa salona girdi, işi gereği biraz geç kaldığını söyleyip alelacele bir yere oturdu. Kapıdan girer girmez sanırım gözlerim büyümüştür biraz.İçimden “Aa bu O kızzz!”cümlesi yankılanıyordu. Sonra birileri daha konuşunca “O” çıktı sahneye. Üniversite hayatı boyunca neler yaptığından, ne gibi faaliyetlerde bulunduğundan bahsetti ki ben de hem şaşkınlık hem de heyecan içinde evet evet burda şu vardı gibi bildiğim hikayeyi birebir deneyimleyen, yaşayan insandan, Meltem Başkurt’tan dinliyordum.
Sonra indi kürsüden, herkes oradan ayrılırken gittim,”Siz şöyle yazı yazmışsınız, ben o yazı sayesinde şu an buradayım, teşekkür ederim o yazı için”falan dedim.Karşımdaki insan o kadar içtendi ki beni cankulağı ile dinledi, o sonraları da iletişim içinde olacağımızı söyledi ve böylece o aklıma gelmeyecek, yazılarında kendimi bulduğum canım insan, Meltem Başkurt’ tanışmış olduk.
Tabi benden mutlusu yoktu herhalde o zaman.Artık hem sürekli eğitim merkezinde gönüllü hem de Meltem Başkurt gibi biriyle iletişim halindeydim, daha isterdim ki…
Sürekli eğitim merkezinde gönüllü olduğum süre içinde de çok kıymetli sorumlumuz Filiz Güleç Kutlu’dan koçluk aldım, doğru bölümde miyim, aklımdaki bu çıkmazlardan nasıl kurtulabilirim diye.Ve sonunda o bölüme ait olmadığımı, benim çok daha farklı alanlarda çalışmam gerektiğini yaşayarak ve farkındalık kazanarak öğrenmiş oldum.Tüm bunları yapabilmemde o yazısı sayesinde Meltem Başkurt’a ve Filiz Güleç Kutlu’ya çok şey borçluyum;))
Zeynep Sezgin – Matematik Öğretmeni
20.08.18