1-Meltem Başkurt kimdir? Okurlarımıza biraz kendinizden bahsedebilir misiniz lütfen?
Hayata ve insana dokunacak güzel işler yapma tutkusu ile tek bir alanda değil, etki edebildiği her alanda kendini geliştirmeye çalışıp, fark yaratacağı işler ortaya koymayı hedefleyen aynı zamanda ulusal olmaktan ziyade uluslararası çalışmalarda dünya insanı olma vizyonuyla hikâyesine her gün yeni bir sayfa ekleyen birisidir diyebiliriz Meltem Başkurt.
2-Birbirinden güzel eserlere imza atıyorsunuz. Bunları yaparken de kahve kullanıyorsunuz. Bu alana yöneliminiz nasıl gerçekleşti?
Öncelikle eserlerime gösterdiğiniz ilgi ve güzel yorumlarınız için sizlere çok teşekkür ederim. Bu soruyu şöyle açıklamak isterim; Fransız filozof ve şair Jean – Marie Guyau’nun dediği gibi ‘Sanatın en büyük amacı; kısaca söylemek gerekirse ‘insanın kalbine heyecan vermektir.’ Bende hissettiğim bu yaratma tutkumu insanların kalplerinde bir heyecana dönüştürmek istiyorum. Bu heyecan bazen bir kelimedir en güzel dizelerden dökülen şairin, bazen en güzel notadır bazense bir fırça darbesidir tuval üzerinde canlanan hikayesiyle kahveden.
4,5 milyar yıldan beri var olan bir evrende aslında yaratmaya çalıştığımız sadece kelebeğin kanat çırpması. Gerçekten kendimize bakabileceğimiz en uzak noktadan bakıp bulunduğumuz yere nasıl bir katkı sağladığımızı kendimize sormalıyız. Gerek yarattığım eserlerimle, gerek akademik dünyada devam ettiğim yüksek lisansım ile gerekse ulusal ve uluslararası katıldığım projeler ile yeni bir şeyler yaratma, tasarlama ve kalıcı bir etki etme tutkusu ile ilerliyorum.
Kısacası yaratma ve tasarlama tutkum bu kez tuval üzerinde kahve hatta bundan da öte tuvallerdeki çizimlerin hikayeleri hatta şiirleri ile gün yüzüne çıkmaya başladı. Bu o kadar içsel bir tutku ki, hiçbir eğitim ya da ders almadan tuval üzerinden yeni dünyalar yaratmak ve bunları insanlarla paylaşınca gözlerideki o ışığı ve kalplerindeki heyecanı hissetmek daha iyilerini yapmak için motivasyon sağlıyor bana.
3-Gördüğümüz kadarıyla bugüne kadar birbirinden farklı alanlarda, oldukça başarılı projelerin içerisinde yer almışsınız. Öncelikle bu konuda sizi tebrik ediyoruz. Kariyer hedefinizi ne doğrultuda çiziyorsunuz?
Bu soru bana yöneltildiği zaman her zaman şunu düşünüyorum, ‘Olması gereken bu değil mi?’ J Tolstoy’un birçok kitabını okumuşumdur, özellikle ortaokul zamanında okuduğum ‘İnsan Ne ile Yaşar?’ kitabı bende yeni bakış açısı yaratan kitaplarından birisi olmuştu. Aslında tüm insanlar birbiri ile o kadar güzel uyum ve ahenk içinde yaşıyor ki; birbirimiz için birbirimizle. O yüzden sabit bir bakış açısı ile bakamadım hiçbir zaman. İnsan olarak etki edebileceğimiz hatta etmemiz gereken o kadar alan var ki! Elimizi taşın altına koyup, sorumluluk alıp, çözüm üretip etki edebildiğimiz her alanda varlığımızı göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Yani her zaman sorunun değil, çözümün bir parçası olmalıyız.
Gönüllülük çalışmalarıma sivil toplumda Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nda çocukları ile birçok gönüllü çalışmada bulunarak başladım, çünkü çocuklar geleceğimiz. Avrupa’da ve ülkemizde faaliyet gösteren 40 ülke, 200’den fazla şehirde gönüllü çalışmaları olan öğrenci topluluğu AEGEE önce ‘Travel Summer University’tesi organizatörü, daha sonra Sosyal Sorumluluk Koordinatörlüğü görevine seçildim. Koordinatörlüğüm sırasında Ege Üniversitesi ve Bornova Belediyesi ile düzenlediğimiz Sosyal Sorumluluk projemiz 650 proje içerisinden 1. Seçildi rektörlük değerlendirmesi ile. Dezavantajlı kadınlar ve çocuklar ile yaptığımız bu projede benim için en onure edici nokta, hepsinin yüzlerinde hissettiğim sıcaklık ve gözlerindeki ışık olmuştu. Bunun gibi sivil toplumun birçok alanında gönüllü çalışmalarda çok keyif ve mutlulukla yer aldım.
4 – Yapmaktan en çok keyif aldığınız çalışmanız hangisi oldu?
Her çalışmamım benim için hikayesi çok başka! ‘Tutku’ ismini verdiğim hayata dört nala koşan tamamı kahve telvesinden, kanatları bembeyaz tüylerden oluşan at tuvalim çalışma odamın ayrılmaz bir parçası, her bir kanadı üzerinde tuvalde çalışırken bile söyleyebilirim ki ruhumun kanatlanıp uçsuz vadileri, sonsuz denizleri gezdiğini söyleyebilirim!
5 – Seyahat etmekten en çok keyif aldığınız noktalar nereler ve neden?
Seyahat ettiğim her yer bana ayrı ilham verip, tanıştığım her insan ayrı ufuklar açtı diyebilirim. Öğrenmek için çok okumak yetmez çoğu zaman, aynı zamanda çok gezmeli ve tarihi ve kültürü yerinde yaşamalıyız. Genellikle yazı seven birisi olsam da İsviçre’nin karlı ve muhteşem dağlarında yeni yıl için yaptığım seyahat ve sonrasında Polonya’da geri sayım yaparken Baltık Deniz’i seyretmek benim için en keyifli anlardandır.
Ve uluslararası bir proje için gittiğim Malta’da izlediğim geleneksel havai fişek gösterisi ılık bir sonbahar akşamı karanlık gökyüzünü aydınlatan ve gece boyunca süren her müziğe ayrı eşlik eden ışık gösterisi beni büyülemişti! John Lennon’ın Imagine şarkısı rengarenk ışıklar altında daha bir anlamlıydı o gece. Sadece o gösteriyi izlemek için bile Malta’ya tekrar gidebilirim!